0216 706 15 18 [email protected]
Sanayi Sınıflarının Temel Şartları Nedir?

Sanayi Sınıflarının Temel Şartları Nedir?

Sanayi Sınıflarının Temel Şartları; sermaye, kültür, enerji, ham madde, ulaşım & pazarlama, iş gücü ve teknik eleman gibi unsurlardır. Endüstriyel faaliyetlerin ve üretimin sürdürülebilmesi için bu unsurların tamamının sağlanmış olması gerekir.

Ham maddelerin veya yarı mamullerin kullanıma hazır hale getirilmesi aşamasına sanayi denir. Başka bir tanımlama ile mal, hizmet ve gelir kaynağını üreten teşebbüsler denilebilir. Günümüzde sanayi faaliyetleri birincil, ikincil ve üçüncül sanayi olarak sınıflandırılmıştır. Bu kategorileri biraz daha açacak olursak tabii, sınai ve hizmet sanayisi şeklinde sınıflandırmaya tabi tutulduğu belirtilebilir.

Tabiî Sanayi

Birincil olarak tanımlanan başlığın altındaki endüstriyel faaliyetler; tarım, orman, maden ve hayvancılık gibi tabiattan doğrudan yararlanma suretiyle yapılan sanayi türünü barındırmaktadır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere tabii olan kaynaklardan faydalanılması söz konusudur. Ayrıca bu sınıflandırma insan müdahalesi ile artırılabilen ham maddelerin üretimini kapsamaktadır.

Sınaî Sanayi

İkincil ya da sınai olarak tanımlanan bu sınıflandırma da ise; ham maddelerin işlenerek el değiştirmesi, yeni ham madde veya yeni ürün elde edilmesini kapsayan sanayi türünü ifade eder. Bu tür ağır ve hafif sanayi olarak ikiye ayrılır. Fabrika ve makinelere yoğun bir şekilde yapılan yatırımı ağır sanayi, dayanıksız tüketim mallarına yönelik olan ise hafif sanayidir. Özellikle Endüstri 4.0 ile büyük bir kalkınma yaşamıştır.

Hizmet Endüstrisi Sanayisi

Üçüncül yani hizmet endüstrisi olarak sınıflandırılan sanayi ise, turizm, bankacılık, eğitim, sağlık, ulaştırma, haberleşme vb. sanayiyi kapsamaktadır. Hizmet sanayisi olarak tanımlanan bu sanayide hizmetleri ya da somut mal üretmeyen sanayileri ifade etmektedir.

endüstriyel çözümler, endüstriyel temel çözümleri

endüstriyel çözümler

Sanayi Sınıflarının Temel Şartları Nelerdir?

  1. Kültür: Üzerinde iş ve eser verilebilecek kendi kültürüne has bir mücerret idrak olmaksızın yapılacak olan faaliyetler taklitten öteye gidemeyecek bu taklit ise tekemmül ettirilmesi imkânsız olacağından bu husus gerekli olan temel şartlar arasındadır.
  2. Finansman: Sanayi tesislerinin yapılması, makine ve teçhizatın üretilmesi ve tedarik edilmesi, işlem yapılacak olan ham maddenin alınması, çalışanlara ücretlerin ödenmesi gibi pek çok hususta sermayeye mutlak ihtiyaç vardır.
  3. Enerji: Enerji, ham maddenin işlenebilmesi amacıyla gereklidir. Petrol, doğalgaz gibi önemli enerji kaynaklarını ithalat yoluyla sağlamaya çalışan ülkelerde önemli miktarda döviz çıktısına sebep olurken aynı zamanda sanayileşme hızını yavaşlatmaktadır.
  4. Ham madde: Sanayinin temel kuruluş şartların biri olan ham maddeye sahip olan ülkeler işlemiş oldukları ham maddeleri ihraç ederek ülkeye döviz girdisi sağlar ve bunun neticesinde de sanayileşme hızının artmasını da destek olmuş olur.
  5. Ulaşım ve Pazarlama: Üretilen malların, iç ve dış piyasalarda devamlı olarak sevk edilmesi önemli olan bir diğer şarttır. Sanayinin gelişmesinde en ekonomik ulaşım deniz ve demir yoludur.
  6. İş Gücü ve Teknik Eleman: Üretimi gerçekleştirecek olan en önemli koşullardan biri de insan faktörüdür ve bu iş gücünü ifade etmektedir.
Yalın Üretim ve Endüstri 4.0

Yalın Üretim ve Endüstri 4.0

Yalın üretim ve Endüstri 4.0’ın birlikte uygulanması, akıllı üretim tesisleri için birçok fayda sağlamaktadır. Bu faydalar arasında maliyetlerin azaltılması, verimliliğin artırılması, kalitenin artırılması, müşteri memnuniyetinin artırılması ve rekabet avantajının sağlanması yer almaktadır. Ancak, bu faydaları elde etmek için bazı zorlukların üstesinden gelmek ve bazı başarı faktörlerine dikkat etmek gerekmektedir. Yalın üretim ve Endüstri 4.0’ın beraberince uygulanması, endüstriyel üretimde yeni bir paradigma yaratmaktadır. Bu paradigma, işletmelerin rekabet gücünü artırmak ve müşteri değerini yaratmak için büyük bir fırsat sunmaktadır.

Yalın üretim, iş süreçlerinin optimize edilerek atıkların en aza indirilmesini, verimliliğin artırılmasını ve müşteri değerinin artırılmasını hedefleyen bir üretim felsefesi ve yönetim sistemidir. Endüstri 4.0 ise dijital teknolojilerin kullanımını içeren endüstriyel üretimdeki dördüncü sanayi devrimidir.

Yalın Üretim ve Endüstri 4.0 Nasıl Birbirini Tamamlar?

Endüstri 4.0 ve yalın üretim, birbirinden bağımsız olarak uygulanabilecek olsa da, birlikte kullanıldığında çok daha büyük faydalar sağlayabilirler. Yalın üretim, iş süreçlerinin optimize edilmesi için bir felsefe ve yöntem sunarken, Endüstri 4.0 ise bu optimizasyonu gerçekleştirmek için gerekli teknolojileri sağlar.

Yalın üretim ile Endüstri 4.0 arasındaki sinerji aşağıdaki gibidir:

  • Değer: Müşteri değerini belirlemek için gerekli verileri toplar, analiz eder ve sunar. Bu sayede üretimde müşteri odaklılık sağlanır.
  • Değer Akışı: Değer akışını oluşturmak için gerekli iletişimi, koordinasyonu ve kontrolü sağlar. Bu sayede üretimde atıklar azaltılır.
  • Akış: Akışı sağlamak için gerekli esnekliği, otomasyonu ve simülasyonu sağlar. Bu sayede imalatta hız artırılır.
  • Çekme: Çekme sistemini uygulamak için gerekli talep tahminini, stok yönetimini ve sipariş takibini sağlar. Bu sayede tesiste stok maliyetleri azaltılır.
  • Sürekli İyileştirme: Sürekli iyileştirme için gerekli geri bildirimi, öğrenmeyi ve karar vermeyi sağlar. Bu sayede yalın üretimde kalite artırılır.

Akıllı Üretim Tesisleri İçin Endüstri 4.0 ve Yalın Üretimin Faydaları Nelerdir?

Endüstri 4.0 ve yalın üretimin birlikte uygulanması, akıllı üretim tesisleri için birçok fayda sağlar. Bu faydalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Maliyetlerin Azaltılması: Fabrika üretim süreçlerindeki atıklar, stoklar, hatalar, bekleme süreleri ve fazla işlemler en aza indirilir. Bu da maliyetlerin azaltılmasına katkı sağlar.
  • Verimliliğin Artırılması: Üretim aşamalarındaki akış, esneklik, otomasyon ve simülasyon artırılır. Bu da kaynak verimliliğinin analiz edilmesine ve artırılmasına katkı sağlar.
  • Kalitenin Artırılması: Üretim süreçlerindeki geri bildirim, öğrenme, karar verme ve kontrol artırılır. Bu da kalitenin artırılmasına katkı sağlar.
  • Müşteri Memnuniyetinin Artırılması: İmalat aşamaları müşteri değeri ve talebine göre optimize edilir. Bu da müşteri memnuniyetinin artırılmasına katkı sağlar.
  • Rekabet Avantajının Sağlanması: İmalat süreçleri daha akıllı, daha verimli ve daha esnek hale gelir. Bu da rekabet avantajının sağlanmasına katkı sağlar.
  • İnovasyonun Teşviki: Akıllı üretim tesisleri yeni ürün ve hizmetler geliştirebilir, sürekli öğrenme kültürü oluşturabilir, çalışanların beceri ve motivasyonunu artırabilir ve işbirliği ve bilgi paylaşımını kolaylaştırabilir . Bu sayede, akıllı üretim tesisleri daha yaratıcı, daha yenilikçi ve daha dinamik bir organizasyon haline gelir.

Yalın Üretim ve Endüstri 4.0’ın Uygulanmasında Karşılaşılan Zorluklar Nelerdir?

Endüstri 4.0 ile birlikte yalın üretimin bir arada hayata geçirilmesi, birçok fayda sağlasa da, bazı zorluklar da beraberinde getirir. Bu zorluklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kültürel Değişim: Yalın üretim ve Endüstri 4.0’ın uygulanması, işletmelerde kültürel bir değişimi gerektirir. Bu değişim, işletmenin vizyonu, misyonu, stratejisi, organizasyon yapısı, liderlik tarzı, çalışanların rolleri ve yetkinlikleri gibi birçok unsuru etkiler. Bu değişimi yönetmek ve çalışanların adaptasyonunu sağlamak zorlu bir süreçtir.
  • Teknolojik Altyapı: Üretim tesislerinde teknolojik altyapının güncellenmesini gerektirir. Bu altyapı, IoT, büyük veri, bulut bilişim, CPS, AI, ML, AR ve VR gibi çeşitli teknolojileri içerir. Bu teknolojilerin seçimi, kurulumu, entegrasyonu ve önleyici bakım zorlu bir süreçtir.
  • Veri Güvenliği: Fabrikalarda veri güvenliğinin önemini artırır. Üretim süreçlerinde toplanan büyük miktarda verinin depolanması, işlenmesi ve analiz edilmesi sırasında veri güvenliği riskleri ortaya çıkar. Bu riskler, veri kaybı, veri hırsızlığı, veri bozulması, veri manipülasyonu ve veri ihlali gibi çeşitli tehditleri içerir. Bu tehditleri önlemek için gerekli güvenlik önlemlerinin alınması zorlu bir süreçtir.
  • Yasal Düzenlemeler: İşletmelerde yasal düzenlemelere uyum sağlamayı gerektirir. Bu düzenlemeler; veri koruma, telif hakkı, patent, gizlilik, etik, çalışma koşulları, sağlık ve güvenlik gibi çeşitli konuları kapsar. Bu konularda mevzuata uygun hareket etmek zorlu bir süreçtir.

Yalın Üretim ve Endüstri 4.0’ın Uygulanmasında Başarı Faktörleri Nelerdir?

Yalın üretim ve Endüstri 4.0’ın birlikte uygulanması, birçok fayda sağlasa da, bazı başarı faktörlerine dikkat edilmesi gerekir. Bu başarı faktörleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Üst Yönetimin Desteği: İşletmenin vizyonu, misyonu ve stratejisi ile uyumlu olmalıdır. Üst yönetim, bu vizyonu, misyonu ve stratejiyi belirlemeli ve çalışanlara aktarmalıdır. Ayrıca, üst yönetim, yalın üretim ve Endüstri 4.0’ın uygulanması için gerekli kaynakları sağlamalı ve süreci takip etmelidir.
  • Çalışanların Katılımı: Çalışanlar, üretim süreçlerindeki sorunları tespit etmek, çözmek ve önlemek için aktif rol almalıdır. Ayrıca, çalışanlar, yalın üretim ve Endüstri 4.0 teknolojilerine adapte olmak için gerekli eğitimi almalı ve yetkinliklerini geliştirmelidir.
  • Sürekli Ölçme ve İyileştirme: Üretim süreçlerindeki performans, kalite, maliyet ve riskler sürekli olarak izlenmeli, ölçülmeli ve analiz edilmelidir. Bu sayede üretim süreçlerindeki iyileştirme fırsatları belirlenmeli ve eyleme geçilmelidir.
  • İş Birliği ve Paydaş Yönetimi: İşletmenin içindeki ve dışındaki tüm paydaşlar arasında etkili bir iletişim ve koordinasyon sağlanmalıdır. Bu paydaşlar arasında müşteriler, tedarikçiler, ortaklar, çalışanlar, yöneticiler, düzenleyiciler, araştırmacılar ve toplum yer alır.

Endüstri 4.0 ve yalın üretimin beraber uygulanması, akıllı üretim tesisleri için birçok fayda sağladığını gördük. Ancak, bu faydaları elde etmek için bazı zorlukların üstesinden gelmek ve bazı başarı faktörlerine dikkat etmek gerektiğini de belirttik. Yalın üretim ve Endüstri 4.0’ın birlikte uygulanması, endüstriyel üretimde yeni bir paradigma yaratmaktadır. Bu paradigma, işletmelerin rekabet gücünü artırmak ve müşteri değerini yaratmak için büyük bir fırsat sunmaktadır.

Endüstri 4.0 nedir, Endüstri 4.0 teknolojileri, Endüstri 4.0 örnekleri, Endüstri 4.0 uygulamaları, Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm, Akıllı üretim nedir, Akıllı üretim teknolojileri, Akıllı üretim örnekleri, Endüstri 4.0 ve akıllı üretim ilişkisi, Dijital dönüşüm nedir, Dijital dönüşüm teknolojileri, Dijital dönüşüm örnekleri, Endüstri 4.0 dönüşümü, Endüstri 4.0 dönüşümü örnekleri, Akıllı fabrikalar, Endüstri 4.0 ve IoT, Endüstri 4.0 ve yapay zeka, Dijital dönüşüm ve akıllı üretim avantajları, Endüstri 4.0 ve veri analitiği, Endüstri 4.0 ve otomasyon,

Endüstri 4.0: Dijital Dönüşüm ve Akıllı Üretim

Endüstri 4.0, endüstriyel üretimde yaşanan dördüncü sanayi devriminin adıdır. Bu devrim, dijital teknolojilerin üretim süreçlerine entegre edilmesiyle gerçekleşmektedir. Endüstri 4.0, işletmelerin dijital dönüşümünü sağlayarak akıllı üretim tesisleri oluşturmayı hedeflemektedir. Dijital dönüşüm, işletmelerin faaliyetlerini, iş modellerini ve değer önermelerini dijital teknolojilerle yeniden tanımlamasıdır. Digital transformation, işletmelerin daha yenilikçi, daha verimli ve daha rekabetçi olmasını sağlar. Dijital dönüşüm, işletmelerin müşterileriyle, tedarikçileriyle, ortaklarıyla ve çalışanlarıyla olan ilişkilerini de geliştirir.

Akıllı üretim tesisleri, dijital dönüşümün bir sonucu olarak ortaya çıkan üretim tesisleridir. Smart fabrika, fiziksel ve dijital sistemlerin birbirleriyle bağlantılı ve uyumlu çalıştığı üretim tesisleridir. Akıllı üretim tesisleri, üretim süreçlerini daha akıllı, daha verimli ve daha esnek hale getirir. Endüstri 4.0, dijital dönüşüm ve akıllı üretim tesisleri arasında bir köprü görevi görür. Endüstri 4.0, işletmelerin dijital dönüşümünü gerçekleştirmek için gerekli teknolojileri sunar. Ayrıca, Endüstri 4.0, işletmelerin akıllı üretim tesisleri oluşturmak için gerekli stratejileri sunar.

Endüstri 4.0 ve Yalın Üretim Arasındaki İlişki

Yalın üretim, iş süreçlerinin optimize edilerek atıkların en aza indirilmesini, verimliliğin artırılmasını ve müşteri değerinin artırılmasını hedefleyen bir üretim felsefesi ve yönetim sistemidir. Yalın üretimde beş temel ilke bulunur: değer, değer akışı, akış, çekme ve sürekli iyileştirme.

Endüstri 4.0 ise dijital teknolojilerin kullanımını içeren endüstriyel üretimdeki dördüncü sanayi devrimidir. Endüstri 4.0’ın temel bileşenleri şunlardır: nesnelerin interneti (IoT), büyük veri ve bulut bilişim, siber-fiziksel sistemler (CPS), yapay zeka (AI) ve makine öğrenmesi (ML), artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR).

Yalın üretim ve Endüstri 4.0 arasındaki ilişki şu şekilde açıklanabilir: Yalın üretim, iş süreçlerinin optimize edilmesi için bir felsefe ve yöntem sunarken, Endüstri 4.0 ise bu optimizasyonu gerçekleştirmek için gerekli teknolojileri sağlar.

Endüstri 4.0’ın yalın üretimle birlikte uygulanması, akıllı üretim tesisleri için birçok fayda sağlar. Bu faydalar arasında maliyetlerin azaltılması, verimliliğin artırılması, kalitenin artırılması, müşteri memnuniyetinin artırılması ve rekabet avantajının sağlanması yer alır. Ancak, bu faydaları elde etmek için bazı zorlukların üstesinden gelmek ve bazı başarı faktörlerine dikkat etmek gerektiğini de belirttik.

Endüstriyel Haberleşme Protokolleri

Endüstriyel Haberleşme Protokolleri

Endüstriyel haberleşme protokolleri kapsamında çeşitli kontrol cihazları bağlamak için veri değişimi, veri kontrol edilebilirlik ve esneklik güçlü araç temin edildiği gibi herhangi bir otomasyon sistemi mimarisinin de omurgasıdır. Son on yılda endüstrilerde tescilli dijital haberleşme ağlarının kullanılması, uçtan uca dijital sinyal doğruluğunu ve bütünlüğünü iyileştirmiştir.

LAN (sınırlı bir alanda kullanılan Yerel Alan Ağı) veya WAN (küresel sistem olarak kullanılan Geniş Alan Ağı) olabilen bu ağlar, sınırlı sayıda kanal kullanarak çok miktarda veri iletmeyi sağlamaktadır. Endüstriyel ağ ayrıca dijital kontrolörler, saha cihazları, çeşitli otomasyonla ilgili yazılım araçları ve ayrıca harici sistemler arasında çeşitli iletişim protokollerinin uygulanmasına yol açmıştır.

Endüstriyel Haberleşme Protokolü Nedir?

Veri iletişimi, bilgi veya verinin, çoğunlukla dijital formatta bir vericiden alıcıya, bu ikisini bağlayan bir bağlantı (bakır tel, koaksiyel kablo, optik fiber veya başka herhangi bir ortam olabilir) yoluyla dönüşümünü ifade eder. Geleneksel iletişim ağları, bilgisayarlar, bilgisayarlar ve çevre birimleri ve diğer cihazlar arasında veri iletişimini sağlamak için kullanılır. Ayrıca, endüstriyel haberleşme protokolleri, zorlu ortamlarda büyük kurulumlarda gerçek zamanlı kontrol ve veri bütünlüğünü ele almak için yapılmış özel bir ağ türüdür.

En çok kullanılan haberleşme protokoller arasında arasında; Fieldbus, Modbus, Uart, Profibus, As-i, Canbus, Rs, Devicenet, Controlnet, Hart, Ethernet, Profinet, CANopen, OPC ve benzeri yer alır.

  • Fieldbus: Bu protokol, endüstriyel otomasyon sistemlerinde cihazların veri iletişimi için kullanılan bir dijital haberleşme protokolüdür. Bu protokol, saha cihazlarının (sensörler, motorlar, aktüatörler) bir merkezi kontrol sistemine veri iletimini sağlar. Fieldbus, birçok cihazın tek bir iletişim hattı üzerinden bağlanmasına olanak tanır ve veri bütünlüğünü sağlamak için hata algılama ve düzeltme mekanizmaları içerir.
  • Modbus: Modbus protokolü, otomasyon sistemlerinde sıkça kullanılan seri iletişim protokollerinden biridir. Master-slave yapısı kullanılarak çalışır. Master cihaz (ana bilgi istemci) tarafından slave cihazlara (köle cihazlar) veri talepleri gönderilir. Bu protokol, veri okuma ve yazma işlemleri için kullanılır. Modbus’un farklı varyasyonları vardır; Modbus RTU (seri port), Modbus ASCII (seri port) ve Modbus TCP (Ethernet tabanlı) gibi.
  • UART (Universal Asynchronous Receiver-Transmitter): UART, seri iletişim için yaygın olarak kullanılan bir donanım protokolüdür. Endüstriyel cihazlarda genellikle mikrodenetleyicilerin veya sensörlerin veri iletişiminde kullanılır. UART, veriyi asenkron olarak iletim ve alma yeteneği sağlar.
  • Profibus: Profibus, endüstriyel otomasyon sistemlerinde kullanılan ve özellikle saha seviyesindeki cihazların iletişimini sağlamak için kullanılan bir protokoldür. Veri iletimi yüksek hızlarda ve güvenilirlikle gerçekleşir. Profibus’un farklı varyasyonları mevcuttur, örneğin Profibus DP (Saha Periferi) ve Profibus PA (Proses Otomasyonu) gibi.
  • AS-i (Actuator Sensor Interface): AS-i protokolü, endüstriyel otomasyon sistemlerinde düşük seviyedeki sensörlerin ve aktüatörlerin veri iletimi için kullanılan bir haberleşme protokolüdür. AS-i, kolay montajı ve hızlı veri iletimi sağlamasıyla bilinir.
  • CANbus (Controller Area Network): CANbus, genellikle otomotiv ve endüstriyel otomasyon alanlarında kullanılan bir haberleşme protokolüdür. Farklı cihazların aynı veri yolu üzerinden iletişim kurmasını sağlar. Hata tespiti ve düzeltilmesi için dahili mekanizmalara sahiptir.
  • RS (Recommended Standard): R.S., seri iletişim protokollerini tanımlayan bir terimdir. Örneğin RS-232 ve RS-485 gibi standartlar, endüstriyel cihazların seri iletişimini sağlamak için kullanılır.
  • DeviceNet: DeviceNet, saha seviyesindeki cihazların birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayan bir protokoldür. Sensörler, aktüatörler ve motorlar gibi cihazlar arasında veri paylaşımını kolaylaştırır.
  • ControlNet: ControlNet, kontrol seviyesinde veri iletimini sağlamak için kullanılan bir haberleşme protokolüdür. Yüksek hızlı veri iletimine odaklanır.
  • HART (Highway Addressable Remote Transducer): HART, analog ve dijital veriyi aynı hattan ileten bir protokoldür. Endüstriyel saha cihazlarının uzaktan yapılandırılmasını ve izlenmesini sağlar.
  • Ethernet: Ethernet bağlantısı, yüksek hızlarda veri iletimi sağlamak için kullanılan bir protokoldür. Ethernet tabanlı protokoller genellikle daha karmaşık sistemlerde tercih edilir.
  • Profinet: Profinet, Ethernet tabanlı bir haberleşme protokolüdür ve endüstriyel otomasyon sistemlerinde yüksek hızlı ve güvenilir veri iletimini destekler.
  • CANopen: CANopen, Controller Area Network tabanlı bir protokoldür ve genellikle farklı cihazların birbirleriyle iletişimini sağlamak için kullanılır.
  • OPC (OLE for Process Control): OPC, farklı tedarikçilere ait cihazların ve kontrol sistemlerinin birbirleriyle iletişimini sağlayan bir standartın adıdır. OPC UA (Unified Architecture) daha güvenli ve kapsamlı bir sürüm olarak kullanılır.

Endüstriyel Otomasyonda Üç Önemli Kontrol Mekanizması

Endüstriyel otomasyon alanında kullanılan üç önemli kontrol mekanizması,

  • Programlanabilir Mantık Denetleyicileri (PLC‘ler)
  • Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama (SCADA)
  • Dağıtılmış Kontrol Sistemini (DCS) içerir.

Tüm bu unsurlar saha enstrümanları, akıllı saha cihazları, denetleyici kontrol PC‘leri, dağıtılmış I/O kontrolörleri ve HMI takımları ile ilgilidir. Bu cihazlar arasında bir ara bağlantı ve ayrıca aralarındaki iletişimi sağlamak için, güçlü ve daha etkili bir iletişim ağı veya şeması gerekmektedir. Geleneksel kurumsal ağlardan oldukça farklıdırlar. Endüstriyel haberleşme protokolleri saha cihazları, kontrolörler ve PC’ler arasında bir iletişim yolu oluşturur.

Verileri ve kontrol sinyallerini iletmek için iletim ortamı kablolu veya kablosuz olabilir. Kablolu iletim durumunda, bükülü çift, koaksiyel kablo veya fiber optik olabilen bir kablo kullanılır. Her ağ kablosunun, bir tür ağa veya belirli bir ortama daha az ya da daha fazla uygun olabilecek kendi elektriksel özellikleri vardır. Kablosuz iletim durumunda, iletişim radyo dalgaları aracılığıyla gerçekleştirilir.

plc, programmable logic controller, s7200, Plc Nedir, PLC PROGRAMLAMA, PLC özellikleri, s7-1200 plc programlama, s7-1200 plc nedir, s7-1200 plc programlama örnekleri pdf, s7-1200 plc, PLC kullanım alanları, Siemens Simatic S7 serisi, Allen-Bradley ControlLogix serisi, Schneider Electric Modicon serisi, Mitsubishi MELSEC serisi, ABB AC500 serisi, Omron CJ1/CJ2 serisi, Beckhoff TwinCAT serisi, Delta DVP serisi, Yokogawa STARDOM serisi, GE Fanuc VersaMax serisi, plc,

Programlanabilir Mantık Denetleyicileri (PLC)

Endüstriyel otomasyonun temel taşlarından biri olan Programlanabilir Mantık Denetleyicileri (PLC), akıllı fabrika ve üretim tesislerinin kontrolünde kritik bir rol oynar. Programlanabilir Mantık Denetleyicileri (PLC), endüstriyel süreçlerin otomasyonunu sağlamak için kullanılan özel bir elektronik cihazdır. PLC’ler, dijital ve analog girişleri alarak programlanabilir bir mantık ile işleyip çıktıları kontrol ederler. Bu sayede karmaşık üretim süreçleri otomatik olarak yönetilebilir.

PLC’ler, genellikle merkezi bir kontrol ünitesi ve giriş/çıkış modüllerinden oluşur. Sensörlerden ve diğer saha cihazlarından gelen veriler merkezi üniteye iletilir. Burada bulunan program, bu verilere göre çıkışları kontrol eder. PLC’lerin esnek programlanabilirliği sayesinde farklı senaryolar ve koşullar için programlar oluşturulabilir.

Endüstriyel otomasyon alanında en çok kullanılan plc çeşitleri;

  • Regin EXOcompact serisi {XCA283DW-4}
  • Siemens Simatic S7 serisi
  • Allen-Bradley ControlLogix serisi
  • Schneider Electric Modicon serisi
  • Mitsubishi MELSEC serisi
  • ABB AC500 serisi
  • Omron CJ1/CJ2 serisi
  • Beckhoff TwinCAT serisi
  • Delta DVP serisi
  • Yokogawa STARDOM serisi
  • GE Fanuc VersaMax serisi
PLC’lerin Önemi

PLC’ler, endüstriyel otomasyon sistemlerinin merkezinde yer alır. Birçok avantajları vardır:

  • Esneklik: PLC’ler, farklı üretim ihtiyaçlarına göre programlanabilir. Bu, üretim hattının hızla değişen taleplere uyum sağlamasını sağlar.
  • Hızlı Reaksiyon: Gerçek zamanlı kontrol yetenekleri sayesinde hızlı ve hassas reaksiyonlar mümkündür. Üretim süreçlerindeki hataların azaltılmasına yardımcı olur.
  • Merkezi Kontrol: Farklı cihazlar ve ekipmanlar arasındaki iletişimi sağlayarak merkezi bir kontrol sunar. Bu da üretim verimliliğini artırabilir.
  • Veri Toplama ve İzleme: PLC’ler, sensörlerden gelen verileri toplar ve izler. Bu veriler, üretim süreçlerindeki verilerin analiz edilmesi ve iyileştirilmesi için kullanılabilir.

scada, scada nedir, scada önemi, exoscada, EXO Scada, Wonderware InTouch, Siemens WinCC, GE Digital iFIX, Schneider Electric Vijeo Citect Inductive Automation Ignition, AVEVA System Platform, Rockwell FactoryTalk View, Citect SCADA, ICONICS GENESIS64 VTScada, wincc, scada

Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama (SCADA)

Endüstriyel otomasyonunun en önemli bileşenlerinden biri olan Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama (SCADA), üretim süreçlerinin izlenmesi, kontrol edilmesi ve optimize edilmesinde kritik bir rol oynar. SCADA, denetleyici kontrol ve veri toplama sistemlerinin kısaltmasıdır. Endüstriyel otomasyonunun bir parçası olarak kullanılır. SCADA sistemleri, saha cihazlarından gelen verileri toplayarak merkezi bir kontrol merkezine ileten ve bu verileri analiz ederek süreçlerin izlenmesini ve optimize edilmesini sağlayan bir yapı sunar.

SCADA Nasıl Çalışır?

Bir SCADA sistemi, genellikle sensörlerden ve aktüatörlerden gelen verileri toplar. Bu veriler, merkezi bir kontrol ünitesine iletilir. Kontrol merkezinde bulunan SCADA yazılımı, gelen verilere göre süreçleri izler, alarm ve uyarıları yönetir, gerekirse müdahalede bulunur. Aynı zamanda geçmiş verileri analiz ederek süreçlerin performansını değerlendirir.

Endüstriyel otomasyon alanında en çok kullanılan Scada çeşitleri;

  • EXO Scada
  • Wonderware InTouch
  • Siemens WinCC
  • GE Digital iFIX
  • Schneider Electric Vijeo Citect
  • Inductive Automation Ignition
  • AVEVA System Platform
  • Rockwell FactoryTalk View
  • Citect SCADA
  • ICONICS GENESIS64
  • VTScada
SCADA Sistemlerinin Önemi

SCADA sistemlerinin endüstriyel otomasyon alanındaki önemi büyüktür:

  • İzleme ve Kontrol: SCADA sistemleri, üretim süreçlerini gerçek zamanlı olarak izler ve kontrol eder. Bu sayede hataların tespiti ve gerekirse müdahale yapılması sağlanır. Yalın üretim için oldukça önemli bir bileşendir.
  • Veri Toplama ve Analiz: Saha cihazlarından gelen verilerin toplanması ve analizi, süreçlerin verimliliğinin artırılmasına yardımcı olur.
  • Uzaktan Erişim: SCADA sistemleri sayesinde operatörler, uzaktan erişim ile fabrika süreçlerini izleyebilir ve gerektiğinde müdahale edebilir.
  • Veri Depolama ve Raporlama: SCADA, geçmiş verileri saklar ve raporlar oluşturabilir. Bu, süreçlerin analiz edilmesi ve gerektiğinde iyileştirilmesine olanak sağlar.

dcs, dcs nedir, Dağıtılmış Kontrol Sistemleri, dağıtılmış kontrol sistemleri nedir, ABB 800xA, Emerson DeltaV, Siemens PCS 7, Honeywell Experion PKS, Yokogawa CENTUM VP, Schneider Electric EcoStruxure Foxboro DCS, Rockwell PlantPAx Invensys (Schneider Electric) Triconex, GE Digital Mark VIe, AspenTech aspenONE Process Explorer, dcs

Dağıtılmış Kontrol Sistemleri (DCS)

Endüstriyel otomasyonun temel taşlarından biri olan Dağıtılmış Kontrol Sistemleri (DCS), üretim süreçlerinin karmaşıklığını yönetmek ve optimize etmek için kritik bir rol oynar. Dağıtılmış Kontrol Sistemleri (DCS), endüstriyel süreçlerin izlenmesi, kontrol edilmesi ve yönetilmesi için kullanılan bir otomasyon sistemidir. Bu sistemler, farklı saha cihazlarından gelen verileri merkezi bir kontrol ünitesine ileterek karmaşık üretim süreçlerini yönetmeyi sağlar.

Bir DCS, genellikle saha cihazlarından gelen verileri toplar ve merkezi bir kontrol odasına ileterek işleme tabi tutar. Kontrol odasındaki operatörler, gelen verileri izler ve gerektiğinde müdahalede bulunabilirler. DCS’nin esnek programlanabilirliği sayesinde farklı senaryolar ve koşullar için programlar oluşturulabilir.

Endüstriyel otomasyon alanında en çok kullanılan DCS çeşitleri;

  • ABB 800xA
  • Emerson DeltaV
  • Siemens PCS 7
  • Honeywell Experion PKS
  • Yokogawa CENTUM VP
  • Schneider Electric EcoStruxure Foxboro DCS
  • Rockwell PlantPAx
  • Invensys (Schneider Electric) Triconex
  • GE Digital Mark VIe
  • AspenTech aspenONE Process Explorer
DCS Sistemlerinin Önemi

DCS sistemleri, endüstriyel otomasyon alanındaki önemi büyüktür:

  • Karmaşıklık Yönetimi: DCS sistemleri, karmaşık üretim süreçlerini daha yönetilebilir hale getirir. Farklı cihazların ve sistemlerin koordinasyonunu sağlayarak verimliliği artırır.
  • Merkezi Kontrol: DCS, farklı cihazlar ve ekipmanlar arasındaki iletişimi sağlar ve merkezi bir kontrol sunar. Bu da üretim verimliliğini artırabilir.
  • Veri İzleme ve Analiz: Saha cihazlarından gelen verilerin izlenmesi ve analizi, üretim süreçlerinin performansının değerlendirilmesine yardımcı olur.
  • Uzaktan Erişim: DCS sistemleri sayesinde operatörler, uzaktan erişim ile fabrika süreçlerini izleyebilir ve gerektiğinde müdahale edebilir.
Fieldbus Teknolojisi

Bir fieldbus, karmaşık otomatik endüstriyel sistemlerde gerçek zamanlı dağıtılmış kontrol sistemleri için kullanılan başka bir yerel kontrol alanı ağıdır. Kontrolörler ile akıllı sensörler / aktüatörler / dönüştürücüler gibi akıllı saha cihazları arasında dijital, iki yönlü çok kutuplu bir iletişim bağlantısıdır. Saha cihazlarının sayısı kadar tel çiftinden oluşan geleneksel noktadan noktaya iletişim sisteminin yerini alır.
Fieldbus sistemi söz konusu olduğunda, aynı segmente ait birçok cihaz için iki kablo yeterlidir. Bu sonuç, bu sayede muazzam kablo tasarrufu sağladığından uygun maliyetlidir. Profibus ve Foundation Field Bus, proses otomasyonu alanında kullanılan en baskın iki fieldbus teknolojisidir.

Yalın Üretim Sistemi Nedir?

Yalın Üretim Sistemi Nedir?

Firmaların kâr amaçlı geliştirdiği, üretim esnasında israfı ortadan kaldırıp, en iyi üretim potansiyelinin meydana getirildiği sisteme Yalın Üretim Sistemi denilmektedir. Üretim esnasında maliyetin ve işçiliğinin minimuma düşürülmesi ile birlikte, kâr marjının artırılması amaçlanmaktadır. Bu sistemde bahsedilen israfın anlamı farklıdır. Üretim kategorisinde değerlendirilmektedir. Müşteri için herhangi bir değeri olmayan, onun için bedel ödemek istemediği bütün her şeyi kapsamaktadır. Ürünün üretilmesi, taşınması, paketlenmesi ve satışa sunulma kategorilerinde, gereksiz veya ‘olmasa da olur’ denilebilecek bütün kategorilerin ortadan kaldırılması ve piyasa şartlarında en uygun maliyet düzeyinin yakalanması hedeflenmektedir.

Yalın Üretim Sistemi & Yalın Üretimin Önemi Nedir?

Günümüz ekonomi dünyasında, her geçen gün artan rekabet nedeniyle, kaliteli ürünleri ekonomik fiyatlarla piyasaya sunmak en önemli kriterdir. Müşterilerin kaliteli ve uygun fiyat özelliklerine sahip mallara olan rağbeti nedeniyle, üretim firmaları Yalın Üretim Sistemi seçenekleri öncelikle tercih etmektedir.

Eski ekonomi anlayışında, belli odakların tekelindeki satış endeksleri artık tarih olmuştur. Günümüzde bütün firmalar kaliteyi ucuza imal etmek zorundadır. Piyasa şartlarında ‘müşteri bekler’, ‘benden başka satan yok fiyatı artırırım’ mantığı da tamamen ortadan kalkmıştır. Artık yalın üretim sistemi kategorisinde ciddi çalışmalar gerekmektedir. Yeni ekonomi düzeninde bilinçlenen tüketicilere hizmet veren firmalar, yüzlerce dişli rakiple mücadele etmek zorundadır. Kısaca, piyasada 1 lira olan bir malı siz asla 1,25 liraya satamazsınız. Bu konuda müşteriler de bilinçlenmiştir. Bu nedenle kaliteli bir yalın üretim yaparak siz 0,90 kuruşa satmanın yoluna bakmalısınız.

Rekabet, bugün bir firmanın hayatta kalması ve büyümesi için en önemli unsurdur. Rekabete giremeyen firmalar ‘var olma’ savaşı vermektedir. Büyümenin ve rakiplere fark atmak için, üretimde kalite ve en düşük maliyet gerçekleşmelidir. Küresel ekonomik şartların git gide zorlaşması ile birlikte, hızlı üretim ve en kısa zamanda paraya dönüştürme son derece önemli bir husustur. Firmanın gidişatının düzenlenmesi için, işçi veya işçilerin çalışma programlarından ziyade yalın üretim sistemi konusunda ciddi çözümler üretmesi gerekir. Ülke ekonomisinde önemli olan bu konu, etkili rekabet ortamı meydana getirecektir.

Siz de yalın üretime mi geçmek istiyorsunuz? Hemen aşağıdaki görsele tıklayıp detaylı bilgi alabilirsiniz.

üretim, üretim takibi, yalın üretim,

Yalın Üretim Aşamaları

1. Aşama: Değer Belirleme (Value Identification):

    • Müşteri değeri belirlenir ve onların ürünlere ne kadar ödemeye razı oldukları anlaşılır.
    • Piyasa analizi yapılır, rekabetçi fiyatlandırma stratejileri oluşturulur.
    • Ürün özelliklerini belirleme süreci, müşteri geri bildirimleri ve pazar trendleri ile desteklenir.
    • Maliyet analizi ile değer ve maliyet dengesi sağlanır.
    • Tedarik zinciri yönetimi, malzeme ihtiyaç planlaması optimize etmek için entegre edilir.
    • Ürün yaşam döngüsü boyunca değer artışı sağlayacak inovasyon fırsatları araştırılır.
    • Hızlı prototipleme ve ürün testleri ile değerli özelliklerin erken aşamalarda değerlendirilmesi sağlanır.
    • Sürdürülebilirlik ve çevresel etkiler de değer belirleme sürecinin bir parçası olarak göz önünde bulundurulur.
    • Değer önerisinin pazarlama stratejisi ile uyumlu şekilde iletilmesi için iletişim planları geliştirilir.

2. Aşama: Değer Akışı Haritalama (Value Stream Mapping):

    • Ürün veya hizmetin tüm aşamaları, alt aşamaları ve alt süreçleri detaylı olarak çizilir.
    • Değer akışı içindeki tüm veri, malzeme ve bilgi hareketleri analiz edilir.
    • İşlem süreleri, bekleme süreleri, iş istasyonları arası hareket süreleri ayrı ayrı incelenir.
    • Her bir aşamada oluşan envanter miktarları ve stok seviyeleri görselleştirilir.
    • Tedarikçi ve müşteri ilişkileri haritalanır, tedarik zinciri entegrasyonu için fırsatlar belirlenir.
    • Engeller, atıl kapasiteler ve verimsizlik noktaları vurgulanarak iyileştirme potansiyelleri tanımlanır.
    • Bilgi akışının dijital sistemlerle optimize edilmesi için otomasyon fırsatları gözden geçirilir.

3. Aşama: Akış Oluşturma (Flow Creation):

    • Değer akışında engelleri kaldırmak için gereksiz iş adımları ve bekleme süreleri azaltılır.
    • İş istasyonları, optimize edilmiş sıra ile ürün veya hizmeti işleme koşullarına uygun şekilde yerleştirilir.
    • Üretim hücreleri veya hattı tasarımı, en verimli malzeme ve bilgi akışını sağlayacak şekilde yapılır.
    • İş istasyonları arası mesafeler ve malzeme taşıma yolları optimize edilir.
    • Üretim ekipmanları ve robotlar gibi otomasyon araçları, genel ekipman etkinliği iş akışını desteklemek üzere entegre edilir.
    • Çalışanların yetenekleri ve uzmanlıkları, iş istasyonlarına en iyi şekilde dağıtılır.
    • Ürün tasarımı, üretim akışına uygun olarak revize edilir.
    • İş akışında süreç varyasyonunu minimize etmek için standartlaştırılmış iş talimatları oluşturulur.
    • Akış oluşturma süreci, sürekli iyileştirme için temel verileri ve geri bildirimleri sağlayacak şekilde tasarlanır.

4. Aşama: Çekme Üretim (Pull Production):

    • Müşteri talebine göre üretim gerçekleştirilir, talep olmadan fazladan üretim yapılması engellenir.
    • İş istasyonları, önceki iş istasyonunun çıkışını bekler ve bu sayede fazla envanter miktarı oluşmasının önüne geçilir.
    • Stok seviyeleri minimize edilir, böylece kaynak israfı azaltılır.
    • Kanban sistemleri veya diğer çekme tabanlı yöntemlerle malzeme ve ürün hareketleri yönetilir.
    • Tedarik zinciri işbirliği ve entegrasyonu sayesinde tedarikçi tarafında da çekme mantığına geçilir.
    • Üretim hızı, tüketici talebine uygun olarak esnek şekilde ayarlanabilir.
    • Ürün varyasyonlarına göre esnek üretim yapabilme yeteneği geliştirilir.
    • Ürün veya hizmet kalitesinin sürekli olarak korunmasını sağlamak için çekme üretim sistemi ile kalite kontrol süreçleri entegre edilir.
    • Maliyet ve zaman etkinliğini artırmak için lojistik ve dağıtım süreçleri çekme mantığına göre optimize edilir.

5. Aşama: Mükemmeliyet İçin Sürekli İyileştirme (Continuous Improvement for Perfection):

    • Sürekli iyileştirme kültürü oluşturulur.
    • İş süreçleri, performans verileri ve geri bildirimler düzenli olarak analiz edilir.
    • Kaizen, Six Sigma ve diğer kalite iyileştirme yöntemleri kullanılarak sürekli olarak verimlilik artırılır.
    • İyileştirme fırsatları, verilerle desteklenen analizler ve trend tahminleri ile belirlenir.
    • İş akışı, veri analitiği ve yapay zeka kullanılarak otomatik olarak izlenir ve geliştirme önerileri sunulur.
    • Çalışanlar, proaktif olarak süreçlerdeki sorunları ve iyileştirme fırsatlarını bildirebilecekleri mekanizmalarla desteklenir.
    • İyileştirme projeleri, yalın eğitimler ve atölyeler aracılığıyla çeşitli seviyelerdeki personelin katılımını içerir.
    • Sürekli iyileştirme süreci, tedarikçi ve müşteri işbirliği ile genişletilir ve tüm tedarik zinciri boyunca uygulanır.

6. Aşama: Standartlaştırma (Standardization):

    • En iyi uygulamalar belirlenir ve iş süreçleri standart hale getirilir.
    • Standart iş akışları, talimatlar ve prosedürler oluşturulur.
    • İş süreçleri, dokümantasyon ve eğitim materyalleri ile desteklenir.
    • Standartlaştırılmış iş akışları, verimliliği artırmanın yanı sıra kalite ve güvenilirliği de artırır.
    • Sürekli iyileştirme çabalarını desteklemek ve sürdürmek için standartlar gözden geçirilir ve güncellenir.
    • İş süreçlerindeki varyasyonları azaltmak ve tutarlı sonuçlar elde etmek için standartlaştırılmış iş talimatlarına sıkı bir şekilde uyulur.
    • Standart iş akışları, yeni personelin eğitimi ve entegrasyonu için önemli bir kaynak sağlar.
    • Standartlar, ölçülebilir performans metriklerine dayalı olarak sürekli olarak değerlendirilir ve gerektiğinde iyileştirilir.

7. Aşama: Personel Katılımı (Employee Involvement):

    • Çalışanlar süreç geliştirmeye aktif olarak katılır ve önerilerde bulunurlar.
    • Çalışanlar, iş süreçlerindeki sorunları ve iyileştirme fırsatlarını tanımlamak üzere çeşitli kanallar aracılığıyla teşvik edilir.
    • İş süreçlerinin tasarımı ve iyileştirilmesi için çok disiplinli ekipler oluşturulur.
    • Çalışanlar, kendi alanlarındaki uzmanlık ve deneyimlerini paylaşarak iş süreçlerinin geliştirilmesine katkı sağlarlar.
    • Çalışanların geri bildirimleri, sürekli iyileştirme sürecinin temelini oluşturur ve karar alıcıları bilgilendirir.
    • Eğitim ve geliştirme fırsatları, çalışanların yalın prensipleri anlamalarını ve uygulamalarını desteklemek için sağlanır.
    • Çalışanlar, ödüllendirme ve tanıma programlarıyla motive edilir ve yalın kültürün bir parçası olarak hissederler.
    • İşbirliği ve takım çalışması teşvik edilir, çalışanlar farklı beceri setlerini birleştirerek daha yaratıcı ve etkili çözümler üretirler.
    • Çalışanların fikirleri ve katkıları, yönetim tarafından değerlendirilir ve uygulanabilir olanlar hızla hayata geçirilir.
Malzeme İhtiyaç Planlaması

Malzeme İhtiyaç Planlaması

Malzeme ihtiyaç planlaması (Material Requirements Planning – MRP), işletmelerde verimliliği artırmak için tasarlanmış yazılım tabanlı entegre bilgi sistemlerinden biridir.

Bir malzeme gereksinimleri planlama bilgi sistemi, bir satış tahminini yerine getirmek için gerekli makine ve işgücü birimlerinin varsayımları göz önüne alındığında, hammadde teslimatlarını ve miktarlarını planlamak için kullanılan satış tahmini tabanlı bir sistemdir.

Malzeme ihtiyaç planlaması, yöneticilere anlamlı veriler sağlamak için bilgisayar ve yazılım teknolojisini kullanan işletmeler için verimlilikte iyileşme sağlayan en eski entegre bilgi sistemidir. Bu tür sistemlerin ortaya çıkmasıyla, üretim verimliliği büyük ölçüde arttırılabilinmektedir. Veri analizi ve onu yakalama teknolojisi daha karmaşık hale geldikçe, MRP‘yi üretim sürecinin diğer yönleriyle bütünleştirmek için daha kapsamlı sistemler geliştirilmiştir.

İmalatta Malzeme İhtiyaç Planlaması

Malzeme listesi (BOM), MRP için önemli bir girdidir. BOM, nihai ürün (bağımsız talep) ve bileşenler (bağımlı talep) arasındaki ilişkiyi belirtir. Bağımsız talep, tesis veya üretim sisteminin dışından gelen talep olup, bileşenlere olan talep ise talep yönelimidir.

Şirketler, satın aldıkları malzeme türlerini ve miktarlarını stratejik olarak yönetmeli, hangi ürünlerin üretileceğini ve hangi miktarlarda üreteceklerini planlamalıdır. Mevcut ve gelecekteki müşteri taleplerini karşılayabilmeyi en düşük maliyetle mümkün kılmalıdır. Malzeme İhtiyaç Planlaması, şirketlerin üretim, satın alma ve teslimat faaliyetleri planlamalarını sağlayarak düşük stok seviyelerini korumalarına yardımcı olur. Bu alanlardan herhangi birinde kötü bir karar verilmesi şirketin para kaybetmesine neden olacaktır. Uygun envanter seviyelerini koruyarak, üretim organizasyonları, üretimlerini artan ve azalan talebe daha iyi ayarlamak için yetkilendirilir. Ayrıca üretim planlanmasının temel ilkeleri hakkında bilgi sahibi olunması, imallatta malzeme ihtiyacını daha kaliteli ve hatasız yapılmasına sebep olur.

MRP, hem dış tedarikçilerden satın alınan ürünlere hem de dahili olarak üretilen ve daha karmaşık öğelerin bileşenleri olan alt gruplara uygulanabilir.

mrp, mrp nedir, mrp avantajları, neden mrp,

mrp verileri

Malzeme İhtiyaç Planlaması ile Göz önüne Alınan Veri Türleri

Bir MRP şemasında dikkate alınması gereken veriler:

  • Oluşturulan son ürün: Buna bazen bağımsız talep veya BOM’da Seviye “0” denir.
  • Bir seferde ne kadar gerekli olduğu.
  • Miktarın, talebi karşılamak için yeterli olup olmadığı.
  • Depolanan malzemelerin raf ömrü.
  • Envanter durum kayıtları: Halihazırda stokta mevcut olan net materyallerin ve tedarikçilerin siparişindeki materyallerin kayıtları.
  • Malzeme faturaları: Her bir ürünü yapmak için gereken malzemelerin, bileşenlerin ve alt montajların detayları.
  • Planlama verileri: Bu, rotalama, işçilik ve makine standartları, kalite ve test standartları, çalışma hücresi ve komutları, lot boyutlandırma teknikleri (yani sabit lot büyüklüğü, lot gibi öğeleri üretmek için tüm kısıtlamaları ve talimatları içerir) atık yüzdeleri ve diğer girdiler.

MRP’nin Yararları Nelerdir?

Material Requirements Planning sistemleri imalatçı firmalara bir dizi potansiyel fayda sunmaktadır. Başlıca faydalardan bazıları;

  • Üretim yöneticilerine envanter seviyelerini ve ilgili taşıma maliyetlerini en aza indirgeme
  • Malzeme gereksinimlerini izleme
  • Siparişler için en ekonomik lot boyutlarını belirleme
  • Güvenlik stoku için gereken miktarları hesaplama
  • Çeşitli ürünler arasında üretim zamanı tahsis etme ve gelecek için planlama yapmadır.

MRP Sisteminin Dezavantajları Nelerdir?

Malzeme İhtiyaç Planlaması sistemlerinin ayrıca birkaç potansiyel dezavantajı vardır. İlk olarak, MRP doğru girdi bilgisine güvenir. Küçük bir işletme iyi stok kayıtları tutmamışsa veya ilgili tüm değişikliklerle birlikte malzeme faturalarını güncellememişse, material requirements planning sisteminin çıktılarında ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Sorunlar, eksik parçalardan ve aşırı sipariş miktarlarından zamanlama gecikmelerine ve eksik teslim tarihlerine kadar değişebilir. En azından, bir mrp sistemi etkili bir şekilde çalışmak ve faydalı bilgiler üretmek için doğru bir ana üretim programına, iyi teslim süresi tahminlerine ve mevcut envanter kayıtlarına sahip olmalıdır.

MRP ile ilişkili diğer bir potansiyel dezavantaj, sistemlerin zor, zaman alıcı ve uygulamanın maliyetli olabilmesidir. MRP uygulamasının çalışmasını sağlamanın anahtarı, etkilenen tüm çalışanlara eğitim ve öğretim sağlamaktır. Güç tabanı yeni bir malzeme ihtiyaç planlaması sisteminden etkilenecek kilit personeli belirlemek erken tedbir için önemlidir. Bu insanlar, planın satın alınabilmesi için yeni sistemin esaslarına ikna olmuş ilk kişiler arasında olmalıdır.
Kilit personel, kişisel olarak yeni sistem tarafından herhangi bir alternatif sistemden daha iyi hizmet vereceklerine ikna edilmelidir. Çalışan Malzeme İhtiyaç Planlaması sistemlerini kabul etmeyi geliştirmenin bir yolu, ödül sistemlerini üretim ve stok yönetimi hedeflerini yansıtacak şekilde ayarlamaktır.

Ürünümüz Sepex hakkında detaylı bilgi edinmek için aşağıdaki görsele tıklayabilirsiniz.

sepex, sepex bilgi,

sepex bilgi al

 

Dijital Ürün Pasaportu Nedir?

Dijital Ürün Pasaportu Nedir?

Avrupa Komisyonu, ürünlerin Avrupa pazarında yeniden kullanılma ve geri dönüştürülme  olasılığını artırmak için ürün bileşenleri hakkında bilgi içeren bir ‘Dijital Ürün Pasaport Sistemi’ne doğru ilerlemektedir. AB pazarındaki ürünleri daha yeşil, daha döngüsel ve daha enerji verimli hale getirmeyi amaçlayan sürdürülebilir ürünler girişimi kapsamında, düzenleyici rejim kapsamında üretilen tüm ürünlere dijital ürün pasaportu verilecektir.

AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı‘nda yer alan sürdürülebilir ürünler girişiminin amacı, zararlı kimyasalların kullanımını azaltmak ve AB pazarındaki ürünlerin sürdürülebilir, dayanıklı, tekrar kullanılabilir, onarılabilir, geri dönüştürülebilir ve enerji verimliliğinin arttırılmasını sağlamaktır. Biyokütle, fosil yakıtlar, metaller ve mineraller gibi malzemelerin küresel tüketiminin de önümüzdeki 40 yılda ikiye katlanması ve 2050 yılına kadar yıllık atık üretiminin %70 artması beklenmektedir. Bu olumsuz imajı önlemek için Avrupa’nın sürdürülebilir ve dayanıklı ürünlere geçiş yapmaktan ve kaynak tüketimini azaltmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Dijital ürün pasaport sistemi kullanmak, her ürünün yapısı hakkında en doğru bilgiyi sağlayarak, tedarik zincirindeki kullanıcıların ürünü yeniden kullanmasına veya ürünü bir atık bertaraf tesisinde doğru bir şekilde atmasına olanak tanımaktadır.

Dijital ürün pasaportu kapsamındaki sektörler ve ürünler; Ev aletleri, piller, BİT, moda, mobilya, çelik, çimento ve kimyasallar gibi yüksek etkili ara ürünlerdir. Sektör ve ürünler genelinde entegre edilen dijital ürün pasaportu, sürdürülebilir ürünleri teşvik eder, ekonomik oyuncular için yeni iş fırsatları yaratır, tüketicilerin sürdürülebilir seçimler yapmasına yardımcı olur. Bu sayede standartlara uygunluk sağlar.

Dijital ürün pasaportu; nasıl yapıldığını, hangi malzemelerin kullanıldığını, nasıl onarıldığını veya geri dönüştürüldüğünü asla bilemeyeceğiniz için genellikle atıkla sonuçlanan ürün ve malzemelerin değerini korumak için standart bilgiler sağlar. Dairesel, dayanıklı, yeniden kullanılabilir ve geri dönüştürülebilir ürünleri piyasada norm haline getiren standartların belirlenmesi, yeşillenme ile mücadelede kilit rol oynamaktadır. Dairesel ürünlerin pazarda daha yaygın hale gelmesine yardımcı olacak ve çok fazla yer ayırmanıza olanak sağlayacaktır. Dolayısıyla bu uygulama, 12. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi olan Sorumlu Üretim ve Tüketim‘e ulaşmaya yardımcı olacak önemli bir aracı göstermektedir. Avrupa Yeşil Anlaşması (The European Green Deal) kapsamında, AB pazarına ihracat yapmaya devam etmek için öncelikli alanlarımızın Ar-Ge araştırma ve dönüşümünü hızlandırması gerekmektedir.

dijital ürün pasaportu, ürün pasaportu, ürün pasaportu avantajları, ürün pasaport oluşturma,

dijital ürün pasaportu

Dijital Ürün Pasaportu Neden Önemlidir?

Moda ve hazır giyim sektörü, D.Ü.P. tanıtımının merkezi olacak. ‘Hızlı moda konsepti’ altı aylık sezon döngüsünü 15 güne indirdi ve bu sürdürülemez trendin çevresel etkisi yıkıcı oldu. AB’nin sürdürülebilir ve döngüsel tekstil stratejisi, moda markalarını dijital ürün pasaportunu ilk benimseyen markalar yapacak. Bundan dolayı moda markaları, hammadde seçimi, üretim, paketleme, tedarik zinciri yönetimi ve teknoloji altyapısının sistemlere adaptasyonu gibi konularda yaklaşımlarını değiştirecektir. Dijital ürün pasaportu girişiminden önce, Avrupa Birliği sürdürülebilirlik çabalarının ön saflarında yer alıyordu, ancak düzenlemeler öncelikle AB üye devletlerini etkiliyordu.

DPP girişimi, Avrupa pazarına ihracat yapmak isteyen tüm dünya markaları ile bu markalar için üretim yapan alt tedarikçiler ve hammadde üreticilerini etkileyecektir. Küresel tedarik zincirlerinin parçası olan tüm sektörlerin (madencilik ve pamuk endüstrisi gibi) operasyonlarını değiştirmesi gerekiyor. Dolayısıyla, ürünlerini AB pazarına sürmek isteyen tüm markalar, ürünlerine benzersiz bir dijital kimlik atamalı ve buna göre şeffaf veri iletimi için gerekli teknik önlemleri almalıdır. Avrupa Birliği içinde, DPP girişiminin başarısı Küresel Ürün Pasaportuna geçişin kaderini de belirleyecektir.

D.Ü.P. Nasıl İşleyecek, Çalışacak?

Teknik olarak, ürün etiketleme ve paketleme için QR kodlu etiketler, RFID çipleri veya her ikisinin bir kombinasyonu kullanılır. Dijital kayıtlar aslında bu etiketlerin içine gömülüdür. Dijital veriler, ürünün yaşam döngüsünün sonuna kadar erişilebilir durumda kalır. Bu kayıtlar, AB yetkilileri tarafından belirlenen merkezlerle paylaşılarak veri akışı şeffaf ve sürekli hale getiriliyor.

Son kullanıcılar veya idari personel, bir QR kodu veya RFID çipi, mobil ve endüstriyel cihaz ile tarandığında, belirli bir ürün için eksiksiz ve güncel bir ürün pasaportunun görüntülendiği çevrimiçi bir sayfaya yönlendirilmektedir. Fakat, bu veriler nasıl toplanır, nasıl yorumlanır ve nasıl iletilir? Öncelikle pasaport sistemi oluşturulması gerekmektedir. DPP konseptinin işe yaraması için şirketlerin, ürünleriyle ilgili tüm verileri AB’ye raporlamak ve bunu ek izlenebilirlik verileriyle birleştirmek için merkezi veri deposu kurması gerekir. Bir DPP uygulaması, üretilen ve dağıtılan ürünlerle ilgili tüm verileri yakalamak için teknik bir çözüm gerektirir.

Her fiziksel bileşene ve malzemeye benzersiz bir dijital kimlik (UID) atanarak, ürünle ilgili tüm sorunlar yakalanır. Bu sayede tedarik zinciri ve ürün yaşam döngüsü UID ile ilişkilendirilir. Bu benzersiz kimlik yaratılmasını sağlamaktadır. RFID etiketleri, web URL’lerine QR kodları veya her ikisinin bir kombinasyonu olarak entegrasyon sağlanmış olur. Bağlantıdaki veriler, ürünün DPP’sini görüntülemek ve ürüne erişmek için kullanılır. DPP üretimden sağ çıkar ve ürünün yaşam döngüsü boyunca güncellenir. Ayrıca bu sayede üretimde tekil ürün takibi de yapılmış olur.

DPP, tedarik zinciri bileşeni ve malzeme izlenebilirlik verilerini üretim verileriyle birleştirir ve her ürün alfanümerik bir tanımlayıcıyla etiketlenir. Bu tanımlayıcı, üretilen ürün veya ürün grubu başına benzersizdir. Getireceği faydalar oldukça fazla olduğu için pek çok kuruluş ve firma bu ihtiyacı bir fırsat olarak görmektedir. Bu hem markaları, hem alt tedarikçileri hem de hammadde üreticilerini etkileyen teknik bir konu olduğu için uyumlaştırma çalışmalarının hemen gün geçmeden başlanması yarar sağlayacaktır.

Ne Roller Üstlenecek?

Şu anda, tüm sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısı ve biyolojik çeşitlilik kaybının ve su kıtlığının %90’ından fazlası, kaynakların çıkarılması ve işlenmesi ile ilgilidir. 2050 yılına kadar net sıfır emisyon ve sıfır kirlilik hedefleyen Avrupa Birliği’nin (AB) temel önceliklerinden biri, aşırı tüketim ve atıkla mücadele için sürdürülebilir, uzun ömürlü ürünlere ve kaynak tüketimine geçiştir. Yaklaşan “Sürdürülebilir Ürünler Girişimi”nin bu konulara önemli bir ivme kazandırması beklenmektedir. AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı‘ndaki sürdürülebilir ürünler girişimi, zararlı kimyasalların kullanımını azaltmakta ve AB pazarındaki ürünleri sürdürülebilir, dayanıklı, yeniden kullanılabilir, onarılabilir, geri dönüştürülebilir ve enerji verimli hale getirmektedir. Tüm sürdürülebilirlik düzenlemelerinin temel taşı olarak kabul edilen Sürdürülebilir Ürünler Girişimi, ürün tasarımı için minimum kalite seviyelerinden minimum geri dönüştürülmüş içeriğe kadar gereklilikleri belirlediğini söylüyor. Bu gereksinimlerin, malzeme kullanımından tasarıma, kullanıma ve kullanım ömrünün sonuna kadar bir ürünün imalatında yer alan tüm süreçler üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olması beklenmektedir.

Bu hedef doğrultusunda, ürün değer zincirine ilişkin verileri toplayan bir dijital ürün pasaportu oluşturmayı planlayan girişim, bu sistemi pazardaki tüm ürünlere entegre ederek, pazardaki bilgi akışını hızlandırmayı hedefliyor. Üreticilerden tüketicilere, hükümetlerden çeşitli paydaşlara. Amaç, tedarik zincirindeki kullanıcıların ürünü yeniden kullanabilmesi veya bir atık bertaraf tesisinde doğru şekilde atabilmesi için her bir ürünün özellikleri hakkında en önemli bilgileri belirlemek ve sunmaktır.